Ege'de 'Aşil Kalkanı' Gerilimi: Türkiye'den Yunanistan'a Füze Yanıtı

Türkiye ve Yunanistan arasında 2023 yılında Atina Deklarasyonu ile başlayan diplomatik bahar havası, yerini yeniden askeri doktrinlerin ve sert söylemlerin gölgesine bırakmaya başladı. Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias'ın, Ege Adaları'nı kapsayan yeni savunma planlarını açıklaması ve Türkiye'yi doğrudan tehdit olarak işaret etmesi Ankara'da rahatsızlık yarattı. Yunanistan'ın Ege Adaları'na yüzlerce füze yerleştirmeyi öngören bu hamlesi, uluslararası anlaşmalar ve silahsızlandırma statüsü tartışmalarını yeniden alevlendirdi.

Yunanistan'ın Yeni Doktrini: 'Aşil Kalkanı' ve Füze Planı

Yunanistan Savunma Bakanı Dendias, 'Küresel Perspektifte Yunanistan' başlıklı konuşmasında, ülke savunması için köklü bir strateji değişikliğine gidildiğini duyurdu. NATO müttefiki olmasına rağmen Türkiye'den tehdit algıladıklarını belirten Dendias, Ege Denizi'nin artık sadece donanma ile korunmayacağını açıkladı.

Yeni doktrin kapsamında, 'Aşil Kalkanı' adı verilen bir savunma hattı oluşturulması hedefleniyor. Bu plan çerçevesinde Ege'deki yüzlerce adaya füze sistemleri konuşlandırılacak. Yunan basınına yansıyan bilgilere göre; Atina yönetimi bu füzeleri İsrail'den tedarik etmeyi planlıyor. Masadaki sistemler arasında Spyder, Barak MX ve Davut Sapanı gibi kısa, orta ve uzun menzilli hava savunma silahları bulunuyor.

Ayrıca Dendias, Türkiye'nin savunma sanayiindeki en önemli kozlarından biri olan Bayraktar TB2 gibi İnsansız Hava Araçlarına (SİHA) karşı özel bir 'anti-SİHA' sistemi geliştirildiğini ve bu sistemin tüm gemiler ile kara noktalarına yerleştirileceğini vurguladı. Fransa ve İtalya'dan alınan fırkateynlere de 1500 kilometre menzilli stratejik füzeler ekleneceği belirtildi.

Milli Savunma Bakanlığı'ndan Sert Yanıt: 'Gerçeklerden Kopuk'

Ankara, Yunanistan'dan gelen bu açıklamalara Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kaynakları üzerinden yanıt verdi. Doğrudan Dendias'ın söylemlerini hedef alan kaynaklar, açıklamaları 'gerginliği artırıcı', 'gerçeklerden kopuk' ve 'hayalci' olarak nitelendirdi.

MSB kaynakları, Türkiye'nin Ege'deki önceliğinin barış ve istikrar olduğunu vurgulayarak şu değerlendirmeyi yaptı:

'Bazı Yunanlı yetkililer tarafından yapılan eylem ve söylemler, iki ülke lideri arasındaki mutabakata dayalı olumlu atmosfere zarar vermekten başka bir işe yaramamaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri, kendisine tehdit oluşturmayan hiç kimse için tehdit değildir. Ancak ülkemize yönelebilecek her türlü tehdidi bertaraf edecek güç ve kararlılıktadır.'

Uluslararası Hukuk ve Silahlanma Yarışı

Gerilimin temelinde, 1923 Lozan ve 1947 Paris anlaşmalarıyla belirlenen Doğu Ege Adaları'nın statüsü yatıyor. Türkiye, bu adaların 'silahsızlandırılmış statüde' kalması şartıyla Yunanistan'a devredildiğini hatırlatarak, adaların silahlandırılmasını uluslararası hukukun ihlali olarak görüyor. Yunanistan ise 1974 sonrası değişen güvenlik koşullarını gerekçe göstererek meşru müdafaa hakkını savunduğunu iddia ediyor.

Türkiye'nin KAAN, Kızılelma gibi yerli projeleri ve F-16 ile Eurofighter tedarik süreçleri, Atina'da 'dengeyi kaybetme' endişesi yaratırken; Yunanistan'ın da kendi savunma sanayisini kurma ve dış alımlarla bu dengeyi sağlama çabası bölgedeki silahlanma yarışını hızlandırıyor. Miçotakis'in 2025'te planlanan Türkiye ziyaretinin gerçekleşememesi de siyasi diyaloğun zayıfladığının bir işareti olarak yorumlanıyor.